Değerler ve Gerçeklikler
Konumuza kaldığımız yerden devam edersek; hepimizin kafasının içinde birçok harita (paradigma) var demiştik. Bu haritalar 2 gruba ayrılırlar. Olayları oldukları gibi gösteren haritalar, yani gerçeklikler; ve olayların nasıl olmaları gerektiğini gösteren haritalar yani değerler. Yaşadığımız her olayı biz zihinsel haritalara göre yorumlarız. Ender olarak doğru olup olmadıklarını kendi kendimize sorarız; genellikle bunlara sahip olduğumuzun farkına bile varmayız. Yalnızca gördüğümüz şeylerin gerçekten öyle olduklarını; yada öyle olmaları gerektiğini var sayarız. Tutumlarımız ve davranışlarımız da bu varsayımlardan doğar. Onu görüş biçimimiz, düşünce ve davranış tarzımızın kaynağıdır.
Yaşantımızdaki etkiler; aile,okul, cemaat, is çevresi, dostlar,meslektaşlar ve kişilik etiği gibi geçerli toplumsal paradigmalar bizi sessizce ,bilinçsizce etkilemiş, değer yargılarımızın, paradigmalarımızın zihinsel haritalarımızın biçimlenmesine yardımcı olmuşlardır.
Paradigmalarımız davranış ve tutumlarımızın kaynağıdır. Onlar olmasa , kişisel bütünlük ve dürüstlüğe sahip olamayız.
Dış davranış ve tutumları değiştirmeye çalışmamız, o davranışın ve tutumların kaynağı olan temel paradigmaları incelememiş isek, uzun vadede pek bir işe yaramayacaktır. 2+2=5 gibi...
Paradigmalarımız diğer insanlarla olan ilişkilerimizi güçlü bir biçimde etkiler.
Her şeyi açık ve nesnel olarak gördüğümüzü düşünürken, yavaş yavaş başkalarının da onları eşit derecede açık ve nesnel olan kendi bakış açılarıyla farklı bir biçimde gördüklerini anlamaya başlarız. "AYAKTA DURDUĞUMUZ YER, OTURDUĞUMUZ YERE BAĞLIDIR..."Biz dünyayı olduğu gibi değil, olduğumuz gibi görürüz, yada nasıl görmeye kullanmışsak...


Yorumlar
Yorum Gönder